Anlattıklarınız çok normal, biz de geçirdik bunları

Oğlum 6,5 yaşında. Sabırlı olun, aman sinirlenmeyin, fena sinirleniyorlar, o agresif hareketleri kalıcı olabiliyor. Bu çok hareketli çocuklar iyi yönlendirilirse okulda başarılı da oluyor. Geçen yıl anaokulunda aşırı hareketli diye şikayet aldığım oğlum, bu yıl sınıfın en başarılı öğrencilerinden. Çocuk, saksıdaki çiçek gibi sessiz sedasız büyümüyor.
burayı okuyunca çok zor günlerin beni beklediğini anladım.. zorluk 2 ile çarpılacak benim üstelik..
allah kolaylık versin hepimize..
Benim oğlumda 22 aylık .. Bu yaşın tüm hınzırlıkları yaramazlıkları davranış değişikliği mevcut ama
bizde durum daha fena pimi çekilmiş el bombası gibi heran patlamaya hazır.
Geçirdiğimiz operasyon sonrası hareketleri de kısıtlı şu an ; iş çığırından çıktı sürekli avaz avaz bağıran ağlamaktan moraran sesi alt sokaktan duyulan bir çocuk haline geldi ; bende çıldırma aşamasına..
Hiç kimseden korkusu yok ve çok agrasif eline ne geçerse fırlatıyor, akşama kadar dayak yiyoruz resmen birde gelip gidip ısırıyor .Çocuk dediğin ağlar ağlar susar ama benim oğlan en yüksek perdeden bağırmaya devam ediyor asla pes etmiyor , yenilgi diye bir şey yok lügatında..
Tam bir şebek oldu. Yapıp ediyor sonrada gelip kedi gibi insanın koynuna koynuna giriyor. Bazen ağlasam mı gülsem mi bilemiyorum ..
zamane çocukları işte dur durak bilmiyorlar 6 yaşından sonra da sorularına yetişmek zor oluyor ilginç fikirler hayata bakış açısı falan değişiyor bazen düşünüyorum benim kızım büyümüş te küçülmüşmü diye birincinin yaramazlık dönemini atlattık şimdi ikincide sıra oda 8 aylık ama kucaktan inmek istemiyor birde benden başka kimsede durmuyor Annem diyor ki siz küçükkensizi oturtup işimi yapardım diyor bende nerdeeeee diyorum zaman geçtikçe çocukların zekalarıda değişiyor demekki.. ne diyelim çok şükür sağlıklı olduklarının kanıtıymış fazla enerjik olmaları bunada şükür hepimize Allah kolaylık versin bir zaman geliyor büyüyorlar o günleri ararız ama herşeyi zamanında yaşayın asla gerilmeyin adı üstünde çocuk
2 yaşındaki çocugu olarak ta ben de yazayim dedim,bizim çocuk da gece bekçisi sanki bekliyoruz ki bu saatte beyefendi uyusunda biz de uyuyalım diger yaramazlıklarını saymak dahi istemiyorum Allah annelere ve uykusuz işe gitmek zorunda kalan babalara kolaylık versin
gülse birselin yazısı
Hep söylüyorum, biz çocukken midemiz bulanınca ekmek yedirirlerdi, grip "Yatınca... geçer"di, başın ağrıyorsa "Çocukların başı ağrımaz" denirdi, uykun kaçıyorsa "Oyuncaklarını düşün, güzel rüyalar görürsün" şeklinde konuhalledilirdi!
Okuma yazmayı öğrenemiyorsan ya, "Tembel"din ya "Yavaştan, sağlam sağlam öğreniyor"dun! Hüzünlü bir çocuksan "Yazar olacak herhalde" derlerdi, yerinde duramıyorsan, etrafa saldırıyorsan bir tane çakarlardı, susup otururdun.
Kanaatimce pedagojinin zirve yaptığı yıllardı o yıllar.
Çünkü sonra sonra, koşup oynadıktan sonra öksüren çocuk 'astım başlangıcı', okuma yazmayı zor söküyorsa 'disleksik', hüzünlüyse 'depresif', aşırı hareketliyse 'hiperaktif' diye nitelendirilmeye başlandı ve o sinameki yetiştirilen tipsizler şimdi büyüdüler!
O kadar ilgi alaka sonrası ola ola ne oldular?
Emo!
Emo ne?
Hani beş-altı yıldır etrafta saçlarını gözlerinin tekini kapatacak şekilde öne öne tarayan, miskin görünüşlü, asık suratlı, beti benzi atmış, sıska, dar pantolonlu, converse'li, siyah ojeli ergenler var ya...
Taksim'de kaldırımlarda filan oturuyorlar.
Aha onlar Emo!
Emo kelimesinin emotional'dan (hissi) geldiği, bu yavruların pek bunalımlı pek güvensiz ve duygusal olduğu, topluma uyum sağlayamadıkları için böyle takıldıkları söyleniyor. Bizim zamanımızda punk vardı ya, onun gibi bir akım, ama bir halta yaramayanı!
HERKESİN KEYFİNİ KAÇIRDIM
Ay kıyamaam!
Zamanında, kendi ergen yıllarımda bu akım daha dünyada yokken 10 gün emo takılmışlığım vardır! Kafam neye bozuktu hatırlamıyorum ama o 10 gün, üstelik de yaz tatilinde, evin o köşesinden bu köşesine oflaya poflaya nemli gözlerle dolaştım.
Saçımı taramadım, denize gitmedim, sohbetlere katılmadım, tebessüm bile etmedim. Akşamları karabasan gibi yemek masasına çöküp herkesin keyfini kaçırdım. Bir akşamüstü, balkonda otururken annem "Ne bu surat her gün, senin derdin ne kızım aaa..." şeklinde pedagojik bir açılım yaptı.
"Sıkılıyorum... Hayat çok anlamsız" cevabımın üzerinden sanırım birkaç saniye geçmişti ki, acı ve can havliyle bir metre havaya sıçradım. Annem, her Türk annesinin uzmanı olduğu 'mıncırma' hamlesini oldukça sert ve uyarısız gerçekleştirmiş ti.
Mıncırma, malumunuz evlat artık poposuna terlikle vurulmayacak kadar büyüdüyse, ancak tekdir ile de uslanmıyor ve hakkı kötekse kullanılan, konu komşu, bitişik ev duyar ihtimaline karşı avaz avaz bağırmak yerine geçen bir terbiye şeklidir. Tercihen bel veya bacak bölgesinden bir alan seçilir, elle kavranır ve et, 180 derece çevrilir!Hemen ardından, daha acım ve şaşkınlığım hüküm sürerken, annem kısık sesle,yüzünü yüzüme yaklaştırarak
"Alırım ayağımın altına" diye başladı ve
"Karnın tok sırtın pek! Aklını başına topla! Sıkılıyorsanda git bakkala evin alışverişini yap, sonra da gel yemek kitabından bir kurabiye pişir, akşam misafir var, hadi yallah..." şeklinde bitirdi!
NE DERDİM KALDI NE DE TASAM
Malumunuz eti mıncırılan ergen olay yerinde fazla kalamaz, mıncırandan tırstığı için kendisine yalakalık yapar, arzu ettiği aktiviteleri gerçekleştirir.
Mıncıran mutlu, mıncırılansa artık efendi bir insandır! Aynen öyle oldu. Mıncırma sonrası ne derdim kaldı ne tasam! Emo'luğum o gün bitti, bu yaşa kadar da hep mutlu mesut, uyumlu, üretken biri olarak yaşadım. Şimdinin sokakta bira içen, gelen geçenden ihtiyacı var diye değil, hayat tarzı sandığı için para dilenen, dünyanın bütün derdi sırtındaymış gibi davranıp, bunalım takılıp bir işin ucundan tutmayan emo'larının başında, bizim zamanımızın anne babaları olacaktı ki. Ohoo...
Muma dönerdi hepsi! Bir kere her şeyden önce bütün o yüzü gözü saçla kaplı eşek herifler ibir eşek tıraşına götürürlerdi, kesin!
Ülkenin gençlerine bak.
Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de emo'lar!
Gelecekten çok umutluyum çok.
Gülse BİRSEL
sizde yine bir tane . bir tanesinin istekleriyle başbaşasınız. ya ben napıyım . 17 aylıklar(ikiz erkek) şimdiden 3 yaş sendromları bile başladı sanki. birbirlerini ayartıyorlar dökülmedik kırılmadık şey kalmıyor.
yemeklerini kendileri yemek istiyorlar yiyorlarda , çoraplarını yelekelerini pantolonlarını ceketlerini ayakkabılarını çıkarıp duruyorlar kendileri çıkaramaz ise birbirlerinden yardım alıyorlar, çekmeceleri boşaltıp içine giriyorlar, mutfaktaki çekmeceleri merdiven olarak kullanıp mutfak tezgahına tırmanıyorlar , kanepelerin koltukların en olmadık yerlerine çıkıp akrobatik hareketler yapıyorlar, koltuklardan aşağıya balerin edasıyla kendilerini atıp zevk alıyorlar , ..
artık ben yetişemiyorum enerjim bitti şimdide gittiler salona sesleri çıkmadığına göre kesin bişeyleri kırdılar döktüler
konuyu takip edeceğim bakalım kim n zaman kurtulkuyomuş bu yaramazlıkalrdan ne kadar vaktimiz kalmış biizmde o zamana kadar sabredebilekmiymişim
benim kardeşim 16 aylık ama anlatılmaz bir canavarrr kırmadık dökmedik yer bırakmıyor yapma dersen inatla yapıyor birde sinrlikii kızdırınca kimden duydusa maaaa diye bağıyro (bu mal oluyo :S) annem artık canından bıktı ne halin varsa gör diye yatıyor bu sefrde kadının saçlarını yoluyor
Çocukla fazla yüzgöz olmayacaksın.Köpeklere fısıldayan adam nasıl yola getiriyor o canavarları görüyorsunuz.
Problemi çocuktan ziyade kendimizde ararsak daha doğru olur.Çocukların davranış bozuklukları, bizim davranış bozukluğumuzun onlar üzerindeki yansımasıdır.
Fazla yazmayayım yeter bu kadar.